SPOR DAVALARI

Türkiye Futbol Federasyonu Kararları İlam Niteliğindedir:

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/13-722

Karar: 2004/707

Tarih: 15.12.2004
ÖZET: Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararlarının, ilgili Kanundan ve taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan kesinliği, sadece, bu kararların, başka hiçbir merci nezdinde tartışma ve uyuşmazlık konusu yapılamayacağı anlamında olup, Yerel Mahkemenin ve Özel Dairenin kabullerinin tersine, bu kesinlik, anılan kararlara ilam hükmünde belge niteliği kazandırmaz. Gerçekten de, hangi belgelerin ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 38. maddesinde tahdidi olarak sayılmış; Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re`sen tanzim edilen noter senetleri, temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletlerin, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir.

(2004 sayılı İİK. m. 38)

KARAR METNİ:

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.12.2002 tarih ve 2002/489-1302 s. kararın tetkiki davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22.12.2003 tarih ve 2003/9060-15137 s. ilamı ile,
(...Davacı davalı ile yapılan 3.10.1998 günlü tek tip geçici transfer ve karşılıklı futbolcu değişim sözleşmesi uyarınca 1998-1999 futbol sezonu içerisinde davalının Dardenel A.Ş. kulübüne çalışması için anlaşma sağlandığını, ancak davalının Gençlerbirliği maç kadrosunda olduğu durumda izinsiz ve mazeretsiz olarak kampı terk ettiğini, bu sebeple kulüp tarafından kendisine 57.400.000.000.000 TL. para cezası verildiğini, davalının başvurusu üzerine Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim kurulunun para cezasını iptal ettiğini, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulunun ise 1999/74 esas, 1999/87 karar s. 10.6.1999 günlü kararı ile davalının 7.400.000.000 TL. ödemesine karar verildiğini belirterek, bu miktarın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan haksız itirazların iptalini %40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın kabulüne, inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı elinde ilam hükmünde belge olduğu durumda ilamsız icra takibinde bulunmuş, borçlunun itirazı üzerine itirazın iptalini ve %40 inkar tazminatı istemiştir. Mahkemece itirazın iptali ile %40 oranında inkar tazminatına hükmedilmiştir. Elinde ilam veya ilam hükmünde belge bulunan kişi ilamların icrası yolu ile icra takibi yapabileceği gibi, ilamsız icra takibi de yapılabilir. İlamsız icra takibi yapmasına engel kanun  hükümü yoktur. Ne var ki davacı elinde ilam hükmünde belge olmasına rağmen ilamsız icra takibi yapmak suretiyle inkar tazminatı almayı amaçlamaktadır. Bu sebeple alacaklıyı iyi niyetli kabul etmek mümkün değildir. Alacaklı ilamsız icra takibi yaparak hakkını suistimal ettiği dosya içeriği ile anlaşılmaktadır. Bu sebeple davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir...")
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacı Spor Kulübünce davalı futbolcuya verilen ve Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulunca onaylanarak kesinleşen para cezasının tahsili istemiyle girişilen ilamsız icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir.

A- DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:

Davacı Dardanel Spor Faaliyetleri A.Ş. vekili, taraflar arasındaki 3.10.1998 günlü tip sözleşme uyarınca 1998/1999 futbol sezonunda davacı Kulübün futbolcusu olan davalının, maç kadrosunda bulunduğu durumda izinsiz ve mazeretsiz biçimde kampı terk etmesi nedeniyle, davacı Kulüp tarafından Ceza Yönetmeliği uyarınca 57.400.000.000 TL. para cezası ile cezalandırıldığını, davalının başvurusu üzerine Türkiye Futbol Federasyonu'nun para cezasının iptal edilmesine karar verdiğini, bu karara karşı davacının Tahkim Kuruluna başvurması üzerine de, davalının davacıya 7.400.000.000 TL. ödemesine dair 10.06.1999 tarihli kararın verildiğini; 3813 sayılı K. ve taraflar arasındaki tip sözleşme hükümlerine göre Tahkim Kurulu kararlarının kesin olduğunu, davacının bu karara konu alacak için davalı aleyhine yaptığı ilamsız icra takibinin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptal edilmesine ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

B- DAVALI CEVABININ ÖZETİ:

Davalı Turan Uzun vekili, davalıya tebliğ edilmiş bir Tahkim Kurulu kararı bulunmadığını, cezaya konu tarihte davalının hasta olduğunu, doktor raporuyla bu durumun belgelendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:

Yerel Mahkeme, davalı futbolcunun kusurlu davranışı sebebiyle davacı Kulüp tarafından kendisine verilen 7.500.000.000 TL. para cezasının 10.06.1999 günlü Tahkim Kurulu kararıyla kesinleştiği, davalının kesin nitelikteki bu karar uyarınca anılan miktarı davacıya ödemesi gerektiği halde, hakkında yapılan icra takibinde borca haksız biçimde itiraz ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptal edilmesine ve alacağın %40'ı oranında 2.960.000.000 TL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermiştir.

D- TEMYİZ EVRESİ VE DİRENME:

Davalı vekilince; Tahkim Kurulu kararına konu ceza ile ilgili olarak tarafların daha önce sulh oldukları öne sürülerek temyiz edilen karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, önceki gerekçesini tekrarla birlikte, Yasa'nın tanıdığı seçimlik haklardan birinin kullanılmasının hakkın suistimali olarak değerlendirilemeyeceği, esasen, davalının kesin nitelikteki karara dayalı olarak yapılan ilamsız icra takibinde borca itiraz etmemiş olması halinde, davacı alacaklının icra inkar tazminatı isteme hakkının doğmayacağı; haksız olduğunu ve ilam hükmündeki belge ile haksızlığının tesbit edildiğini bile bile, hakkında yapılan icra takibine itiraz eden davalının, icra inkar tazminatına mahkum edilmesinde Kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.

E- MADDİ OLAY

Aralarındaki sözleşme uyarınca davacı Kulübün profesyonel futbolcusu olan davalının, 14.02.1999 günlü Dardanel Spor-Gençlerbirliği maçı öncesinde 12.2.1999 günü kampı terk ederek geri dönmediği, 15.02.1999 gününde İstanbul'da özel bir doktordan 15 tarih süreyle evde istirahati gerektiğine dair rapor aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Davacı Kulüp Yönetim Kurulu, bu eylemi sebebiyle davalıyı 7.500.000.000 TL. para cezasıyla cezalandırmış, davalının itirazı üzerine Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu para cezasının iptal edilmesine karar vermiş; davacı Kulübün başvurusu üzerine ise, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, 10.6.1999 tarihli kararla para bu cezasını onamıştır.

Davacı vekilince davalı hakkında 8.9.1999 günlü takip talebiyle girişilen ilamsız icra takibinde, 7.400.000.000 TL. alacağın faiziyle birlikte tahsili istenilmiş; borcun nedeni "Tahkim Kurulunca onanmış olan para cezası" biçiminde açıklanmış, davalı vekili, süresi içinde 21.9.1999 tarihli dilekçeyle gerekçe göstermeksizin borca itiraz etmiştir.

F- GEREKÇE

Taraflar arasında 13.10.1998 günü düzenlenen ve Türkiye Futbol Federasyonunca da 15.10.1998 günü onaylanan "Tek Tip Geçici Transfer ve Karşılıklı Futbolcu Değişimi Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin 5. ve 6. maddelerinde, uyuşmazlık halinde Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu'nun vereceği kesin kararlara taraflarca aynen uyulacağı belirtilmiştir. Esasen, 3813 S. Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun'un 13. maddesinde, Tahkim Kurulu kararlarının kesin olduğu, 14. maddesinde de, Tahkim Kurulu'nun, Federasyon ile kulüpler; Federasyon ile hakemler; Federasyon ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktörler ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında Yönetim Kurulunca verilecek kararlar ile disiplin kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara bağlayacağı belirtilmiştir.

Gerek anılan Yasa ve gerekse taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca, davalı hakkında davacı tarafından uygulanan para cezasının onanmasına ilişkin, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu'nun 10.6.1999 tarihli kararının kesin nitelikte olduğu açıktır.

Hemen belirtilmelidir ki, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararlarının, ilgili Kanundan ve taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan kesinliği, sadece, bu kararların, başka hiçbir merci nezdinde tartışma ve uyuşmazlık konusu yapılamayacağı anlamında olup, Yerel Mahkemenin ve Özel Dairenin kabullerinin tersine, bu kesinlik, anılan kararlara ilam hükmünde belge niteliği kazandırmaz. Gerçekten de, hangi belgelerin ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 38. maddesinde tahdidi olarak sayılmış; Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re`sen tanzim edilen noter senetleri, temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletlerin, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğu belirtilmiştir.

Açıklanan bu Kanuni duruma göre, uyuşmazlığa konu para cezasının onanmasına ait Tahkim Kurulu Kararının ilam hükmünde bir belge niteliği taşımadığı açıktır.

Kaldı ki, anılan belge ilam hükmünde olsa bile, bozma ilamında da açıklandığı üzere, elinde ilam hükmünde bir belge bulunan alacaklının ilamsız icra takibi yapmasını engelleyen herhangi bir kanun  hükümü yoktur. Borçlunun borca itirazına olanak vermesine ve böylece alacağına kavuşmasının gecikmesi ihtimalini bünyesinde taşımasına; kısaca, ilamlı takip yoluna kıyasla, kendisi için daha az avantajlı olmasına rağmen, somut olayda ilamsız takip yolunu seçen davacı alacaklının, salt icra inkar tazminatı alabilmek amacıyla bu yola gittiğinin kabulüne hukuken olanak bulunmadığı gibi; davacı hangi saikle hareket etmiş olursa olsun, borca haksız biçimde itiraz ettiği çekişmesiz olan borçlu davalının da, borca haksız biçimde itiraz etmesi ve açılacak itirazın iptali davasında davacı alacaklının da istemesi halinde inkar tazminatına mahkum edileceğini bilebilecek halde bulunduğu açıktır: Direnme kararında da vurgulandığı üzere, kesin nitelikteki Tahkim Kurulu kararıyla belirlenen borcunu, icra takibine rağmen ödemeyen ve takibin ilamsız olmasının kendisine verdiği olanağı kullanarak borca haksız biçimde itiraz eden davalının, asıl borçla birlikte, icra inkar tazminatına da mahkum edilmesi; eğer isteseydi borca itiraz etmeyerek önleme olanağına sahip olduğu halde, itiraz yolunu seçmek suretiyle bizzat kabullendiği, kaçınılmaz bir hukuksal sonuçtur.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı usul ve kanuna uygun olup, onanmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarda açıklanan sebeplerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (389.500.000)lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 15.12.2004 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZERK FEDERASYONLAR HAKKINDAKİ BEKLENEN GEREKÇELİ KARARI RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI. 

Anayasa Mahkemesinin 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a 4.3.2004 günlü, 5105 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle eklenen Ek 9. maddenin 5. fıkarasının tamamo ile 7. ve 8. fıkaralarının kısmen iptaline ilişkin gerekçeli kararı 19 Mart 2010 tarih ve 27526 sayılı RG'de yayınlandı.
 
I. ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL GEREKÇELERİ:
 
1. Beşinci Fıkra Yönünden;

Anayasa Mahkemesi; beşinci fıkranın birinci tümcesinde yer alan "Özerk federasyonların; genel kurullarının toplanması ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve Tahkim Kurulu ile ilişkileri Genel Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile belirlenir.” hükmünü özerk federasyonların; kuruluşları, denetimleri, mali yapıları, ve kararlarına karşı merkezi idare içerisinde oluşturulan Tahkim Kurulu’na başvurulabilmesi gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, bunların hizmet yerinden yönetim kuruluşları oldukları sonucuna varılması gerektiği, hizmet yerinden yönetim kuruluşlarının ise Anayasa’nın 123. maddesi uyarınca kanunla düzenlenebileceği gerekçesiyle Anayasa’nın 123. maddesine aykırı görmüş ve iptaline karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi ayrıca ilk tümcesinin iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan fıkranın son tümcesinin de, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptaline, karar vermiştir.

2. Yedinci Fıkra Yönünden;

Anılan yasanın yedinci fıkrasında, "Tahkim Kurulu yedi asıl ve yedi yedek üyeden teşekkül eder. Üyelerin beşinin hukukçu, ikisinin ise spor alanında bilimsel çalışmalar yapmış veya sporda idareci, teknik adam ve benzeri görevlerde bulunmuş kariyer sahibi kişi olmaları şarttır. Üyeler Genel Müdürün teklifi ve Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın onayı ile altı yıl için görevlendirilirler. Üyeler kendi aralarından bir başkan seçerler. Tahkim Kurulu tarafından verilen kararlar kesindir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” denilmiştir.

Anayasa Mahkemesi; Yasa koyucunun, uyuşmazlıkların yargı mercilerine götürülmesinden önceki aşamalarda çözümlenebilmesi amacıyla kimi kurullar, müesseseler veya başvuru yolları öngörebileceği, spor alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkları idari olarak çözümlemek üzere bir kurul oluşturulmasının, bu kurulun asıl ve yedek üyelerinin sayısının, niteliklerinin belirlenmesi ve başkan seçme usulünün düzenlenmesinin de yasakoyucunun takdir yetkisi içerisinde bulunduğu gerekçesiyle fıkranın birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü tümcelerinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir.

 Ancak Mahkeme, Tahkim Kurulu tarafından verilen kararların kesin olduğu hükmünü içeren Ek 9. maddenin yedinci fıkrasının beşinci tümcesini Anayasa'nın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesine ve 125. maddede ifadsini bulan idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.

 Gerekçeli kararın bu konuyla ilgili bölümü şöyledir.

 "Anayasa’nın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur. Öte yandan, Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari işlemlere karşı yargı yolu, Anayasa’da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında yasalarla sınırlandırılamaz.

 İptali istenen tümceyle idari bir merci olan tahkim kurulu tarafından verilen kararlara karşı yargı yolu kapatılmış ve bu kurul tarafından verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir. Yasakoyucu, taraflara görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere idari bir kurula başvurma yükümlülüğünü getirebilir ise de, bu kurulun kararlarının kesin olması Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama özgürlüğüne ve 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine aykırı görülmüştür.”

Yüksek Mahkeme; Ek madde 9’un yedinci fıkrasının altıncı tümcesini de "Anayasa’nın 123. maddesine göre idarenin Yasayla düzenlenmesi gerekmektedir. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulu idare içerisinde yer almaktadır. Herhangi bir kamu idaresinin yasa ile düzenlenmiş olduğunun kabul edilebilmesi için söz konusu idarenin ad olarak yasada belirtilmesi yeterli değildir. Böyle bir düzenlemede temel ilkelerin ortaya konulması, çerçevenin çizilmesi, sınırsız, belirsiz ve geniş bir alanın yürütmenin düzenlemesine bırakılmaması gerekmektedir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının yasa ile belirlenmesi gerekirken, yedinci fıkranın altıncı tümcesi ile bu konuların düzenlenmesi Yönetmeliğe bırakılmıştır. Bu nedenle Kural Anayasa’nın 123. maddesine aykırı” (dır) gerekçesi ile iptal etmiştir.

3. Sekizinci Fıkra yönünden;

Anayasa Mahkemesi Ek Madde 9'un sekizinci fıkrasında yer alan "Tahkim Kurulu, federasyon ile kulüpler; federasyon ile hakemler; federasyon ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara bağlar.” hükmünü de Anayasa'ya aykrılık yönünden incelemiştir.

Yüksek Mahkeme, yedinci fıkra yönünden oluşturduğu gerekçelere paralel olarak , Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Tahkim Kurulunun federasyon ile kulüpler; federasyon ile hakemler; federasyon ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek karara bağlamasında Anayasa’ya aykırılık görmemiştir. .

Ancak, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama özgürlüğü ve 125. maddesinde belirtilen idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olması ilkesi göz önüne alarak önceki fıkralardaki görüşüne paralel bir şekilde Tahkim Kurulunun itirazları kesin olarak karara bağlamasını Anayasa’ya aykırı görmüş ve bu nedenle fıkrada geçen "… kesin …” sözcüğünün iptaline karar vermiştir.

Bu karar karar Tarihinden 1 yıl sonra yürürlüğe girecektir.