4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı "Ceza Muhakemesi Kanunu” 17 Aralık 2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kanunla, 765 sayılı Kanunda yer alan, suçların "cürüm” ve "kabahat” şeklindeki ayrımı kaldırılmıştır.
Böylece, cürüm ibaresi yerine de "suç” terimi kullanılmış ve kabahat türünden suçların bir kısmı önemine binaen, Kanunda cürüm olarak düzenlenmiştir.
Suçlar arasındaki "cürüm” ve "kabahat” ayırımı terk edildiği için, hürriyeti bağlayıcı ceza açısından kabul edilen "hapis” ve "hafif hapis” ayırımı da kaldırılmıştır. Böylece, temel ceza olarak, hapis cezası benimsenmiştir.
"aslî ceza” ve "fer'î ceza” ayırımı kaldırılmış; suç olgusu dolayısıyla uygulanabilen yaptırımlar, ceza ve güvenlik tedbiri olarak belirlenmiştir.
765 sayılı Kanunun 10. maddesinde yer alan, "ceza kanunundaki hükümlerin aksine hüküm bulunmayan durumlarda özel ceza kanunlarında yer alan hükümlerin uygulanacağına” ilişkin kural değiştirilmiştir. Bu bağlamda, Kanunun 5. maddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm gereğince, özel kanunlarda yer alan ve Türk Ceza Kanununun genel hükümlerine aykırılık teşkil eden düzenlemeler yerine, Kanunun konuyla ilgili hükümleri uygulanacaktır.
765 sayılı Kanunun uygulanmasında hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı ancak indirim nedeni olarak kabul edilmişken Kanunla bu konuda hâkime, uygulamada görülen şîkayetleri giderebilecek geniş takdir yetkisi verilmiştir.
Kanunla "gün para cezası sistemi” kabul edilmiştir. Öngörülen para cezası "adlî para cezası” olarak isimlendirilmiştir. Ayrıca, ağır para cezası ve hafif para cezası ayırımı kaldırılmıştır (m. 45, 52).
Ceza sorumluluğunun şahsîliği kuralı bağlamında, özel hukuk tüzel kişileri hakkında ceza yaptırımının uygulanamayacağı; buna karşılık, faaliyet izninin iptali, müsadere gibi güvenlik tedbiri niteliğinde yaptırımlara hükmedilebileceği kabul edilmiştir.
Kusurun matematiksel dağıtımının mümkün bulunmadığı ve kusurluluğun bir değerlendirmeyle olay hâkimi tarafından tespit edileceği esası benimsenmiş ve 765 sayılı Kanunun kusuru (8) üzerinden dağıtarak tespit eden ilkesinden vazgeçilmiştir .
Taksirli hareket sonucu neden olunan neticenin, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağduriyetine yol açmış olması durumunda kişi hakkında ceza verilmeyeceği, bilinçli taksir hâlinde ise verilecek cezadan indirim yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Hafif ve ağır tahrik ayırımı kaldırılarak, bu konuda hâkime geniş takdir yetkisi verilmiş ve böylece uygulamada oluşan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır (m. 29).
Suça teşebbüs müessesesi yeniden düzenlenmiştir. Tam teşebbüs ve eksik teşebbüs ayırımı kaldırılmıştır, bu konuda hâkime takdir hakkı verilmiştir (m. 35).
Kanunla suç tarihinde 18 yaşından küçük çocukların ceza hukuku karşısındaki durumu yeniden belirlenmiştir (m. 31).
Bu bağlamda:
a) Ceza sorumluluğu bulunmayan çocuklar hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulanacağı belirtilmiş ancak, güvenlik tedbirlerinin neler olduğu düzenlenmemiştir. Söz konusu hususlar 2253 sayılı Kanunda düzenlenecektir.
b) Çocuklar hakkında, dava ve ceza zamanaşımı süreleri bakımından daha kısa süreler tespit edilmiştir.
c) Çocuklar hakkında hükmolunan cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesi bakımından, çocuklar yararına hükümlere yer verilmiştir.
d) Çocuklar hakkında verilen cezaların ertelenmesi bakımından Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin "çocukların yüksek yararı” ilkesi göz önünde tutulmuştur.
Suça azmettirme yeniden düzenlenmiştir (m. 38).
Buna göre, üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezasının üçte birinden yarısına kadar arttırılması hükme bağlanmıştır.
Uzlaşma müessesesi getirilmiştir (m. 73).
Buna göre, suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmayacak veya davanın düşürülmesine karar verilecektir. Bu müessesenin usul hükümleri Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir.
Cezaların ertelenmesi müessesesi yeniden düzenlenmiştir (m. 51).
765 sayılı Kanundan farklı olarak erteleme, sadece hapis cezası açısından kabul edilmiş ve erteleme, koşullu af olmaktan çıkarılarak, ceza infaz kurumu hâline getirilmiştir.
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma yeniden düzenlenmiştir (m. 53).
Kanunla, belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma yeniden düzenlenmiş ve yoksun bırakılma süresi kişi için öngörülen cezanın infazının tamamlanması süresine bağlanmıştır.
Tekerrür müessesesi yeniden düzenlenmiştir (m. 58).
Bilindiği üzere, 765 sayılı Kanunda suçta tekerrür halinde ikinci işlenen suçtan dolayı faile verilecek cezada artırım yapılması kabul edilmiştir. Kanunla bu sistem değiştirilerek, tekerrür, cezanın artırılmasını gerektiren bir neden olmaktan çıkarılmıştır. Tekerrür hâlinde suç işleyen kişi, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçlu gibi, toplum açısından daha fazla tehlike arz ettiğinden, mükerrirlerin yanı sıra, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçlu kişiler bakımından, bunlara özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri öngörülmüştür.
Töre saikiyle insan öldürme, nitelikli insan öldürme suçu olarak kabul edilmiştir (m. 82).
İnsan üzerinde deney cezalandırılmıştır (m. 90).
Organ ve doku ticareti suç haline getirilmiştir. (m. 91).
Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi müstakil suç haline getirilmiştir (m. 121).