VERGİ DAVALARI

Vergi kavramı :

Vergi: Vergi, kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla, kişilerden ve kuruluşlardan kanun yoluyla toplanan paralardır. Anayasamızın 73. maddesine göre herkes, kamu giderlerinin karşılanması için mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi davası kavramı :

Vergi uyuşmazlıklarının çözümünde başvurulacak yargısal yöntemi ifade etmektedir1. O halde, vergi davasının tanımlanmasında belirleyici olan, vergi uyuşmazlığı kavramıdır. Vergi uyuşmazlığı ise, "...vergi idaresi ile yükümlüleri karşı karşıya getiren ve yükümlülerin kişisel vergi borçlarının varlığı ve tutarı üzerindeki uyuşmazlık"" olarak tanımlanabilir.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un vergi mahkemelerinin görevini düzenleyen 6 ncı maddesinin (a) bendinde, "(g)enel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar"dan söz edilmekte; aynı maddenin (b) bendinde ise, vergi ve benzeri kamu alacaklarının tahsili aşamasında çıkan uyuşmazlıklar da, vergi mahkemelerinin görevleri arasına alınmaktadır.

T.C. DANISTAY 4. DAIRE
E. 2005/2134
K. 2006/2156
T. 13.11.2006

• ÖDEME EMRİ ( Dava Açma Süresinin Gösterilmesinin Zorunlu Olduğu - 7 Günlük Dava Açma Süresine İlişkin Bilgiye Yer Verilmemesi/Sürenin Geçirildiğinden Soz Edilemeyeceği )
• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Son Derece Karışık Olan Mevzuat Karşısında Bireylerin Hak Arama Hak ve Hürriyetlerinin Korunması Açısından Ödeme Emirlerinin İçeriğinde Bu Bilgiye Yer Verilmesi Zorunlulugu )
• VERGİ MAHKEMESİNCE TEBLİĞ EDİLEN ÖDEME EMRİ ( 7 Günlük Dava Açma Süresine İlişkin Bilgiye Yer Verilmemesi/Sürenin Geçirildiğinden Söz Edilemeyecegi - Dava Açma Süresinin Gösterilmesinin Zorunlu Olduğu )
• HAK ARAMA HURRİYETİNİN SINIRLANMASI ( Ödeme Emrinin İçeriğinde Dava Açma Süresine İlişkin Bilgiye Yer Verilmemesi - 7 Günlük Sürenin Geçirildiginden Soz Edilemeyecegi )

2709/m. 11, 36, 40/2 – 6183/m. 55, 58 – 2576/m. 13

OZET :
Vergi Mahkemesince, davaci adina duzenlenen ve 18.5.2005 tarihinde bizzat davaciya teblig edilen odeme emirlerine karsi 7 gunluk dava acma suresinin son gunu olan 25.5.2005 tarihi gecirildikten sonra, 16.6.2005 tarihinde acilan davada sure asimi bulundugu gerekcesiyle, davanin reddine karar verilmistir. Ancak, dosyada bulunan odeme emri fotokopilerinin incelenmesinden; odeme emrine karsi dava acilmasi halinde yetkili mahkemenin İstanbul Vergi Mahkemesi oldugu belirtilmesine karsin, dava acma suresine iliskin bir bilgiye yer verilmedigi tespit edilmistir. Bu durum ise, Anayasanin 40 nci maddesinin ikinci fikrasina iliskin gerekcesinde de belirtildigi gibi, 2576 sayili Bolge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kurulusu ve Gorevleri Hakkindaki Kanunda, 2577 sayili İdari Yargilama Usulu Kanununda ve 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulu Hakkindaki Kanunda yer alan dava acma sureleri ve bunlara iliskin diger ozel duzenlemeler dikkate alindiginda, son derece karisik olan mevzuat karsisinda bireylerin hak arama, hak ve hurriyetlerin korunmasi acisindan ongorulen zorunluluga uyulmadigini gostermekte, dolayisiyla, Anayasanin 36 nci maddesinde ongorulen hak arama hurriyetini sinirlayici bir sonuc dogurmakta ve Anayasanin temel hak ve hurriyetlerin korunmasini duzenleyen 40 nci maddesine acikca aykirilik olusturmaktadir. Bu nedenle, ozel yasasinda yer alan duzenleme geregi teblig tarihinden itibaren 7 gun icinde dava acilmasi gereken odeme emirlerinin iceriginde, bu bilgiye yer verilmemis oldugundan, bu odeme emirlerine karsi acilan davada, anilan Anayasa hukmu karsisinda dava acma suresinin gecirildiginden soz edilmesine olanak bulunmamaktadir.

Istemin Ozeti :
Kanuni temsilcisi oldugu ileri surulen ... Dis Ticaret Anonim Sirketinin 1997 ila 2002 yillarina iliskin muhtelif vergi borclarinin tahsili amaciyla davaci adina duzenlenen odeme emirlerinin iptali istemiyle dava acilmistir. İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 15.8.2005 gunlu ve E:2005/1241, K:2005/1546 sayili karariyla; 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulu Hakkinda Kanunun 58 inci maddesinde, kendisine odeme emri teblig olunan sahsin, boyle bir borcu olmadigi veya kismen odedigi veya zamanasimina ugradigi hakkinda teblig tarihinden itibaren 7 gun icinde vergi mahkemesi nezdinde dava acabileceginin aciklandigi, dava konusu olan ve 18.5.2005 tarihinde teblig edilen odeme emirlerine karsi 25.5.2005 tarihine kadar dava acilmasi gerekirken, 16.6.2005 tarihinde kayda giren dilekceyle acilan davanin suresinde olmadigi gerekcesiyle 2577 sayili Yasanin 15/1-b maddesi uyarinca sureasimi nedeniyle davanin reddine karar verilmistir. Davaci, davanin 30 gunluk yasal surede acildigini, 7 gunluk surenin odeme emrine itirazla ilgili oldugunu, kendisinin odeme emrine itiraz etmedigini, odeme emri duzenlenmesine iliskin davali İdare karariyla birlikte odeme emirlerinin de iptalini talep ettiklerini, odeme emirlerinin yasal olmadigini ileri surerek kararin bozulmasini istemektedir.

Savunmanin Ozeti :
Temyiz isteminin reddi gerektigi savunulmustur.
Tetkik Hakimi Mehmet Sonmez'in Dusuncesi :
Anayasanin 2, 11, 36 ve 40 nci maddelerinde yer alan duzenlemeler ve gerekceleri dikkate alindiginda, odeme emirlerinde dava acma yeri ve surelerinin gosterilmesi gerekmektedir. Dava konusu edilen odeme emirleri iceriginde dava acma suresi gosterilmemistir. Bu durum ise, son derece karisik olan mevzuat karsisinda bireylerin hak arama, hak ve hurriyetlerin korunmasi acisindan ongorulen zorunluluga uyulmadigini isaret etmekte ve Anayasanin 36 nci maddesinde ongorulen hak arama hurriyetini kisitlamakta, bu baglamda Anayasanin temel hak ve hurriyetlerin korunmasini duzenleyen 40 nci maddesinin ikinci fikrasina acikca aykirilik olusturmaktadir. Bu nedenle, uzerinde dava acma suresi gosterilmeyen odeme emirlerine karsi acilan davanin suresinde oldugu sonucuna ulasildigindan, ozel Kanununda belirtilen 7 gunluk surede dava acilmadigi gerekcesiyle davayi sure asimi nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararinin bozulmasi gerektigi dusunulmektedir.
Danistay Savcisi A.K.T.'nun Dusuncesi :
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararlarin temyizen incelenerek bozulabilmesi icin, 2577 sayili İdari Yargilama Usulu Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fikrasinda belirtilen nedenlerin bulunmasi gerekmektedir.
Temyiz dilekcesinde one surulen hususlar, soz konusu maddede yazili nedenlerden hicbirisine uymadigindan, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararinin onanmasinin uygun olacagi dusunulmektedir.

TURK MILLETI ADINA
Hukum veren Danistay Dorduncu Dairesince geregi gorusuldu:

KARAR :
Davaci adina 1997 ila 2002 yillarina iliskin olarak duzenlenen odeme emirlerinin iptali istemiyle acilan davayi sure asimi nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi karari temyiz edilmistir.

2709 sayili Turkiye Cumhuriyeti Anayasasinin "Anayasanin baglayiciligi ve ustunlugu" baslikli 11 inci maddesinde, Anayasa hukumlerinin, yasama, yurutme ve yargi organlarini, idare makamlarini ve diger kurulus ve kisileri baglayan temel hukuk kurallari oldugu ifade edilmis, "Hak arama hurriyeti" baslikli 36 nci maddesinde de, "Herkes, mesru vasita ve yollardan faydalanmak suretiyle yargi mercileri onunde davaci ve davali olarak iddia ve savunma ile adil yargilanma hakkina sahiptir." hukmune yer verilmis, Anayasanin "Temel hak ve hurriyetlerin korunmasi" baslikli 40 inci maddesine 4709 sayili Kanunun 16 nci maddesiyle eklenen ikinci fikrada ise, "Devlet, islemlerinde, ilgili kisilerin hangi kanun yollari ve mercilere basvuracagini ve surelerini belirtmek zorundadir." duzenlemesi ongorulmus, bu ek fikranin gerekcesinde ise," Bireylerin yargi ya da idari makamlar onunde sonuna kadar haklarini arayabilmelerine kolaylik ve imkan saglanmasi amaclanmaktadir. Son derece daginik mevzuat karsisinda kanun yolu, mercii ve surelerin belirtilmesi hak arama, hak ve hurriyetlerin korunmasi acisindan zorunluluk haline gelmistir." aciklamasi yapilmistir. Sozkonusu duzenlemeler ve anilan gerekcenin birlikte degerlendirilmesinden; bireylerin yargi ya da idari makamlar onunde anayasal bir hak olan "hak arama hurriyetlerini" son derece daginik mevzuat nedeniyle sonuna kadar kullanabilmelerini saglamak ve kolaylastirmak amaciyla, Devletin kurumlari vasitasiyla tesis edilen her turlu islemlerinde, bu islemlere karsi basvurulacak yargi veya idari makamlarin gosterilmesi, ayrica sozkonusu basvurunun suresinin de belirtilmesi gerektiginin bir Anayasal zorunluluk oldugu ve bu zorunluluga Anayasanin baglayiciligi karsisinda, yasama, yurutme ve yargi organlarinin, idare makamlarinin ve diger kamu kurum ve kuruluslarinin uymakla yukumlu olduklari sonucuna ulasilmaktadir. Bu durum, Anayasa Mahkemesi'nin 18.10.2003 gunlu ve E.2003/67, K.2003/88 sayili kararinda; "Hukukun ustunlugunun egemen oldugu bir devlette hukuk guvenliginin saglanmasi hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi zorunlu kosullardandir. Statu hukukuna iliskin duzenlemelerde istikrar, belirlilik ve ongorulebilirlik goz onunde bulundurularak hukuki guvenlik saglanir. Bireyin insan olarak varliginin korunmasini amaclayan hukuk devletinde vatandaslarin hukuk guvenliginin saglanmasi zorunludur. Devlet acik ve belirgin hukuk kurallarini yururluge koyarak bunlari uyguladigi zaman hukuk guvenligi saglanir." seklindeki yorumla somutlasan "hukuk devleti". ve "belirlilik" ilkelerinin de bir geregidir. Bu baglamda, Devletin bir kurumu olan vergi dairesi tarafindan duzenlenen odeme emrinde de, odeme emrine karsi basvurulacak kanun yolu veya varsa idari makamin ve basvuru surelerinin gosterilmesi gerekmekte olup, bu gereklilik ise ilgili makamlarin takdirinde olmayip, en ust hukuki norm olan Anayasanin baglayiciliginin zorunlu bir sonucudur. Ote yandan, 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulu Hakkinda Kanunun 55 inci maddesinde, amme alacagini vadesinde odemiyenlere, 7 gun icinde borclarini odemeleri veya mal bildiriminde bulunmalari luzumunun bir "odeme emri" ile teblig olunacagi, odeme emrinde borcun asil ve ferilerinin mahiyet ve miktarlari, nereye odenecegi, muddetinde odemedigi veya mal bildiriminde bulunmadigi takdirde borcun cebren tahsil ve borclunun mal bildiriminde bulununcaya kadar uc ayi gecmemek uzere hapis ile tazyik olunacagi, gercege aykiri bildirimde bulundugu takdirde hapis ile cezalandirilacaginin kayitli bulunacagi, ayrica, borclunun 114 uncu maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmedigi takdirde hakkinda tatbik edilecek olan cezanin bu odeme emrinde kendisine bildirilecegi kuralina yer verilmistir. Bu maddede, bir odeme emrinde bulunmasi gereken hususlar ve ibareler sayilmakla birlikte, odeme emri teblig uzerine hangi yargi yerine veya makama basvurulmasi gerektigi ve basvurunun suresinin ne oldugu yolunda bir belirlemenin bulunmadigi gorulmektedir. 6183 sayili Yasanin 58 inci maddesinde ise, kendisine odeme emri teblig olunan sahsin, boyle bir borcu olmadigi veya kismen odedigi veya zamanasimina ugradigi hakkinda teblig tarihinden itibaren 7 gun icinde alacakli tahsil dairesine ait itiraz islerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilecegi, itirazin sekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarinda Vergi Usul Kanunu hukumlerinin tatbik olunacagi hukme baglanmistir. Diger taraftan, 2576 sayili Bolge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kurulusu ve Gorevleri Hakkinda Kanunun " Degistirilen deyimler" baslikli 13 uncu maddesinde de; vergi mahkemelerinin goreve baslamasiyla bu mahkemelerin gorev alanina giren konularla ilgili olarak diger kanunlarda yer alan, İtiraz Komisyonu, Vergiler Temyiz Komisyonu, Gumruk Hakem Kurulu deyimlerinin, Vergi Mahkemesi, vergi ihtilafi deyiminin, vergi davasi, itiraz deyiminin ise, vergi mahkemesinde dava acilmasi anlamini tasidigi kuralina yer verilmistir. Belirtilen Kanun hukumlerinin birlikte degerlendirilmesinden; Anayasanin yukarida sozu edilen 40 nci maddesinin ikinci fikrasi hukmune uyularak duzenlenmis olmak kosuluyla, bir odeme emri tebligi uzerine 6183 ve 2576 sayili Yasalarin anilan hukumlerine gore Vergi Mahkemesi nezdinde dava acma suresinin 7 gun oldugu hususunda tereddut bulunmamaktadir. Yukarida sozedilen Anayasal ve yasal kurallar karsisinda, Anayasanin emredici kuralina ragmen, 6183 sayili Yasanin 55 inci maddesinde bir odeme emrinde bulunacak aciklamalar veya ibareler arasinda odeme emrine karsi yapilacak basvuru yeri ve suresinin ongorulmemis olmasinin, Anayasanin dogrudan uygulanabilirligi tartismasinin yapilmasini zorunlu hale getirmektedir. Kural olarak Anayasa hukumleri dogrudan uygulanacak hukumler olmayip, Anayasada ongorulen duzenlemelere iliskin olarak uygulama ile ilgili kanunlarin cikarilmasi gerekir. Ancak Anayasanin ayrintili bicimde duzenledigi konularda uygulama kanunu cikarilmasi gerekmedigi gibi, mevcut kanunda Anayasaya uygunlugu saglayacak degisiklik yapilmasi gerekiyorsa bu degisikligin yapilmasi beklenilmeden ayrintili Anayasa hukumlerinin dogrudan uygulanacagi kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin 8.12.2004 gunlu ve E:2004/84, K:2004/124 sayili kararinda; " Ozel kanunlarda aksi yonde bir kural bulunmamasi halinde idari yaptirimlara karsi ilgililerin belirtilen duzenlemeler uyarinca idari yargi yoluna basvurabilecekleri kuskusuzdur. Bu baglamda, 5225 sayili Kanun'da iptali istenen kurallar yonunden basvurulacak kanun yolu ve suresinin ozel olarak ongorulmemis olmasi, Anayasa'nin 40. maddesine aykirilik olusturmaz. Kaldi ki, 40. maddenin ikinci fikrasiyla Devlet'e verilen gorev, somut olaylarda ilgili kisiler hakkinda tesis edilen islemlere karsi basvurulacak kanun yollari ve merciler ile surelerin belirtilmesi zorunlulugu olup, bu hususlara iliskin olarak her yasada ozel bir duzenleme yapma yukumlulugu icermemektedir." aciklamasi da Anayasanin sozkonusu 40 nci maddesinin ikinci fikrasinin dogrudan uygulanabilirligi konusuna aciklik getirmektedir. Bu nedenle, Anayasanin 40 nci maddesinin ikinci fikrasi, ayri bir yasal duzenlemeyi gerektirmeyen, dogrudan uygulanabilir nitelikte bir kural olup, oncelikle uygulanma zorunlulugu vardir. Buna gore; yasama, yurutme ve yargi organlarinin, idare makamlarinin ve diger kamu kurum ve kuruluslarinin islemlerinde, bu islemlere karsi basvurulacak idari mercileri ve kanun yollari ile surelerini belirtmeleri zorunludur.

İncelenen dosyada; Vergi Mahkemesince, davaci adina duzenlenen ve 18.5.2005 tarihinde bizzat davaciya teblig edilen odeme emirlerine karsi 7 gunluk dava acma suresinin son gunu olan 25.5.2005 tarihi gecirildikten sonra, 16.6.2005 tarihinde acilan davada sure asimi bulundugu gerekcesiyle, davanin reddine karar verilmistir. Ancak, dosyada bulunan odeme emri fotokopilerinin incelenmesinden; odeme emrine karsi dava acilmasi halinde yetkili mahkemenin İstanbul Vergi Mahkemesi oldugu belirtilmesine karsin, dava acma suresine iliskin bir bilgiye yer verilmedigi tespit edilmistir. Bu durum ise, Anayasanin 40 nci maddesinin ikinci fikrasina iliskin gerekcesinde de belirtildigi gibi, 2576 sayili Bolge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kurulusu ve Gorevleri Hakkindaki Kanunda, 2577 sayili İdari Yargilama Usulu Kanununda ve 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulu Hakkindaki Kanunda yer alan dava acma sureleri ve bunlara iliskin diger ozel duzenlemeler dikkate alindiginda, son derece karisik olan mevzuat karsisinda bireylerin hak arama, hak ve hurriyetlerin korunmasi acisindan ongorulen zorunluluga uyulmadigini gostermekte, dolayisiyla, Anayasanin 36 nci maddesinde ongorulen hak arama hurriyetini sinirlayici bir sonuc dogurmakta ve Anayasanin temel hak ve hurriyetlerin korunmasini duzenleyen 40 nci maddesine acikca aykirilik olusturmaktadir. Bu nedenle, ozel yasasinda yer alan duzenleme geregi teblig tarihinden itibaren 7 gun icinde dava acilmasi gereken odeme emirlerinin iceriginde, bu bilgiye yer verilmemis oldugundan, bu odeme emirlerine karsi acilan davada, anilan Anayasa hukmu karsisinda dava acma suresinin gecirildiginden soz edilmesine olanak bulunmamaktadir.
 
SONUC :
Aciklanan nedenlerle, davacinin temyiz isteminin kabuluyle, İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 15.8.2005 gunlu ve E:2005/1241, K:2005/1546 sayili kararinin bozulmasina, 13.11.2006 gununde oybirligiyle karar verildi.